Tarımsal kuraklığın üstesinden gelmek için gece sulama ve yağmur suyu toplama yöntemleri gibi akıllı tarım uygulamalarının kullanılması, Türk çiftliklerinde verimliliğin artmasına ve daha yüksek mahsul verimine yol açtı.
İklim değişikliğinin sonuçları arttıkça, aşırı sıcaklıklar, uzun süren kurak dönemler, tarımsal kuraklık ve azalan mahsul verimi gibi iklim düzenlerindeki değişiklikler dünya çapında acil endişeler haline geldi. Türkiye'nin kuraklıkla mücadelesinde gece sulama ve yağmur suyu hasadı gibi yöntemlerin benimsenmesi önemli rol oynuyor.
Adıyaman Üniversitesi Teknik Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Erhan Akça, bu su tasarrufu tekniklerini açıklayarak, bu yöntemlerin hem su kaynaklarının korunması hem de tarımsal üretimin artırılması açısından ne kadar etkili olduğunun altını çiziyor.
"Türkiye'nin güneydoğusundaki Şanlıurfa'nın Harran ilçesinde 5.000 dönümlük bir pamuk tarlasında, yağmur suyu hasadı kullanılarak gece sulama yapılıyor. Gündüz sıcaklıklarının 50 derecenin üzerine çıkmasıyla birlikte suyun mahsullere ulaşmadan buharlaşması önemli bir sorun haline geliyor ve sıcaklıklar nedeniyle gece sulamasını özellikle etkili kılıyor." sıcaklık yaklaşık 25 santigrat dereceye düşüyor" diye açıklıyor. "Bu yaklaşım sulama ihtiyacını yüzde 15 oranında azaltırken aynı zamanda verimi de yüzde 15 artırdı ve sonuçta metrekare başına 150 litre veya hektar başına 150 ton su tasarrufu sağlandı."
Akça, tarımsal kuraklıkla mücadelede geleneksel bilgeliğin yenilikçi yöntemlerle harmanlanmasına vurgu yaparak Anadolu'daki bilgi zenginliğine dikkat çekiyor. Geleneksel uygulamaların yenilikçi çözümlerle entegrasyonunu savunuyor, havza merkezli bir yaklaşımı ve tarımdaki tüm paydaşlar arasında işbirliğini savunuyor.
Türkiye'de su diplomasisi
Ayrıca Türkiye Su Enstitüsü (SUEN), su kıtlığıyla boğuşan ülkeler için su yönetimi politikalarının oluşturulmasında Türkiye'nin proaktif rolünün altını çizen beş yıllık bir stratejik plan açıkladı.
SUEN Başkanı Lütfi Akça, suyun yalnızca kritik bir kaynak değil, aynı zamanda jeopolitik bir araç olarak da küresel algısının değiştiğini vurguluyor. Stratejik plan, komşu ülkeler arasındaki sınıraşan sularla ilgili zorlukları tespit ediyor ve güven açıklarını giderecek ve uzun vadeli stratejiler oluşturacak kapasitelerin geliştirilmesine yönelik girişimler öneriyor.